Kendimizden kurtulamadığımız zaman, kendimizi yiyip bitirmenin tadını çıkarırız. Belirgin lanetleri telafi eden Gölgeler Prensi'ni istediğimiz kadar yardıma çağıralım: Hastalık olmadan hastayızdır ve zaafımız olmadan cehennemliğizdir. Melankoli egoizmin düş halidir: Kendinin dışında artık hiçbir nesne, hiçbir sevgi ya da nefret sebebi yoktur; durgun çirkefe aynı şekilde düşüş, cehennemsiz bir lanetlinin o aynı ters dönüşü, telef olma ateşinin o aynı tekrarları vardır. Hüzün derme çatma bir çerçeveyle yetinir; melankoliye ise, asık suratlı ve dağılmasına ve dalgalanmasına bir sınır konmasından çekinen derdini saçmak için bir mekan sefahati, bir sonsuzluk manzarası gerekir. İzzetinefsin en tuhaf çiçeği olan melankoli, kendi usaresini ve bütün zayıflıklarının diriliğini türettiği zehirlerin ortasında serpilip gelişir. Kendini yozlaştıranla beslenerek, kulağa hoş gelen isminin ardında, Mağlubiyet'in Kibri'ni ve Kendine Acıma'yı gizler...
Metis Yayınları, Fransızca'dan Çeviren: Haldun Bayrı
kulağa hoş gelen isminin ardında, Mağlubiyet'in Kibri'ni ve Kendine Acıma'yı gizler...
YanıtlaSilbana yazılmış sanki dedirten parçalardan..
Bana bir arkadaşımı hatırlatıyor bu yazıyı ne zaman okusam. O da melankoli üzerine nesneler, fotoğraflar topluyordu.
YanıtlaSil