Sonra, daha da kötüledi, dünya durumu, ikinci dünya savaşı başladı. Hem de, Zweig'in yeniden evlenmek için İngiliz nikah memurluğuna başvurduğu günde. Bir süre sonra Freud öldü. Nazilerin Avusturya'yı işgali sırasında Viyana'da bulunan Freud'u, hatırlı kişileri araya koyarak, güçlükle kurtarmıştı. Zweig için Freud'un büyük önemi vardı. İnsanoğlu iç dünyasının derinliklerini araştıran Viyanalı hekim, insanın bilinmez iç yanlarını, ruh çatışmalarını açıklayan ünlü araştırcı, Zweig'in bütün eserlerinin özü olan bunalım ve tedirginlik sorunları için en büyük aydınlatıcıydı. Onu ortaya attığı düşün dirençle karşılandığı günlerden tanırdı. Londra'da yeniden karşılaştıklarında, Freud 83 yaşındaydı:
"O sıralarda ben, Freud'la, Hitlerciliğin ve savaşın korkunçlukları üzerine sık sık konuşuyordum. Freud, yüreği insan sevgisiyle dolu bir kişi olarak derin bir üzüntü içindeydi; fakat düşünür olarak, böylesine korkunç canavarlıkların patlak vermesine hiç şaşmıyordu... İçgüdüleri kültürün önleyeceğini reddettiğimden kötümserlikle suçlandım, hep, diyordu. İnsan ruhundaki ilkel yok etme gücünün sökülüp atılamayacağı görüşü, şu sıra bütün korkunçluğuyla doğrulanmıştı. Bundan elbette onurlanmazdı. Belki, ilerdeki yüzyılarda bir formül bulunur da hiç değil toplum olarak yaşayan insanların içgüdüleri dizginlenirdi."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder